24.12.2009 / 13. TOPLANTI (BÜTÇE)

AHMET ÖZER        : Efendim heyecanlanırsam bağışlayın bu kadar kalabalık Meclis’e ilk defa konuşacağım. Sayın Başkanım, Sayın Başkanım, Sayın Yönetim, Sayın Meclis Üyesi arkadaşlarım; Bütçemiz hayırlara vesile olur inşallah.

 Konuşmama öncelikle Sayın Başkanımızın İş Programındaki birkaç tespiti ile başlamak istiyorum. Sayın Başkanım; 3. paragrafta “Kriz tüm dünyada ekonomik toparlanmanın yavaş ve kademeli olarak gerçekleşmesi bekleniyor. Bu çerçevede Türkiye dünya ortalamasının üzerinde büyüme gerçekleştirecektir” diyor. Doğru bir tespit olmasını temenni ediyor aynı dilekleri bende diliyorum.

 Yine Sayın Başkan; sunuşun 5. paragrafında 2010 yılında Türkiye’nin yabancı yatırımcıların en fazla ilgi göstereceği ülke olması beklentisini dile getiriyor. Ki bence çok sevindirici olmakla birlikte umut verici bir söylem.

 Yine 6. paragrafta benim de tamamen katıldığım bir öngörü daha var. İç talepte kademeli bir artışın olacağı öngörüsü. Fakat aynı paragrafta yine katıldığım fakat bu kez üzülerek katıldığım ülke ekonomisinde gerçeklerin en acısı bir öngörü var. Bu öngörü sayfalarca konuşulması gereken bir konu aslında fakat İş Programında yalnızca bir satıra sığdırılmış. O da şu; aynen okuyorum. 6. paragraftan; Sayın Başkanım diyor ki; “İstihdam piyasasında ise maalesef kısa vadede çok olumlu gelişmeler beklenmemektedir.” Şimdi ben Sayın Başkanımın ülke ekonomisiyle ilgili tespitlerinin tamamına yürekten katılıyor ve diliyorum. Ve tespitlerinden dolayı elbette aynı fikirde olduğumdan dolayı tebrik ediyor ve kutluyorum. Fakat bu tespitler gösteriyor ki; önümüzdeki yıl, ülkemizde kriz etkisini azaltacak. Yabancı sermaye ülke genelinde sağanak olarak artacak. İç talep de kademeli yükselerek artacak. Bunlar Türkiye üzerine herkesçe öngörülen iyi niyetli öngörüler.

 Şimdi bu 3 satırı alt alta değerlendirdiğimizde ülkede bazı şeyler yani ekonomi canlanacak, ben de buna katıldığımı belirttim. Peki ülke ekonomisi canlanırken istihdam dediğimiz işsizlik neden azalmayacak? İşsizlik azalmayacak ise ekonominin düzelmesi kime yarayacak? Bu soruların cevabı olarak elbette ki şunları söylemek gerek diye düşünüyorum. İşsizliğin, istihdamın kaybı küçük ve orta ölçekli esnafın, tüccarın yok olması demek. Ve demek ki iyi olacak olan ekonomi küçük esnafa, sanatkara tüccara değil birkaç yabancıya, birkaç sermaye sahibine yarayacak. Bu sebeple ki İş Programında sayfalarca yer verilip çözüm aranması gereken bir konuya yani işsizlik sorununa çözüm çalışması olarak sadece ve sadece parantez içinde okuyorum. Devletin özel sektöre olan borçlarının geciktirilmeden ödenmesi çalışmalarında  bulunacaktır denilmiştir. Bu da çok yetersiz kalmıştır kanaatimce. Ekonominin var olma sebebi istihdamın gerçek sahiplerinin yani insan için ihtiyaç duyulduğunu düşünen biri olarak iç piyasa hareketliliğinin istihdamın belirli bir oranda sabitlenmesi halinde, ekonominin düzgün olacağını düşündüğümden, istihdam ile ilgili çalışmalara daha çok yer verilmeliydi  diye düşünüyorum.

 Türkiye’de ekonominin düzeleceği ve hatta düzeldiği düşünülürken istihdamın neden düşeceği, işsizliğin neden artacağı, düzelen ekonominin kimin ekonomisi olduğu üye sayısı ile tartışılmayacak. Oda’mızca tespit edilip bunun sebepleri gerek üyelerimize gerekse devlet büyüklerimize bildirilmeli ya da hatırlatılmalı düşüncesindeyim. Eminim bu konuda Odamız gerekli ekipman ve bilgi sahibidir. Zira bence sebep sabittir ve malumdur. Bilgilerime başvurulursa Sayın Başkanım bu konuda bilgi vermeye de hazırım.

 Diğer bir konu; kayıt dışı ekonomi. Bu konuda İş Programımızda oldukça küçük bir paragraf yer almış. Sadece parantez içinde okuyorum yine, aynen okuyorum. “Kayıt dışı çalışan kesimin kayıt içine alınmasına uğraşılacaktır” cümlesi yer alıyor. Bütün İş Programında aradım, taradım sadece ve sadece bu var. Oysa elbette bununla uğraşılmalı. Yani kayıt dışı Türkiye’nin başlıca sorunu. Ama kayıt dışı kayıt içini almaya çalışılırken kayıt içi nasılsa kayıtlı diye cezalandırılmamalı. Hatta kayıt içinin ödüllendirilmesine yönelik çalışmalar yapılmalı. Kayıt dışını özendirici sebep ve uygulamaların düzeltilmesine yönelik çalışmalar hararetle yapılıp, gerekli mercilere savunulması gerekliliği düşüncesindeyim.

 Ayrıca; İş Programına yıllardır savunmakta ve dillendirmekte olduğum iki konuda oldukça geniş yer verilmiştir. Elbette malum konularımız. Büyük Mağazalar Kanunu ve Borsa Tescilleri. Bu iki konuda tüm uğraşlarımıza rağmen bir arpa boyu yol alamasak da Sayın Başkanım, Sayın Yönetim her iki konuya da 2010 yılında gerekli ilgiyi göstereceklerini, her iki konuya da 2010 yılında gerekli ilgiyi göstereceklerini İş Programında geniş yer vererek göstermişlerdir. Bence de bu aralarda konuşulmaya başlayan malum kanunun taslağının ele geçirilip -çünkü ben henüz ele geçiremedim yeni taslağı.- Bu taslakla ilgili incelemeler, ivedilikle yapılmalı. Yıllardır küçük esnafı korusun diye çıkmasını istediğimiz kanunun yine küçük esnaf aleyhine çıkartılmasının önüne geçilmeli, en azından gerekli tespitler yapılmalı diye düşünüyorum. 2010 İş Programında her iki konuda da geniş yer verilmesinden dolayı Sayın Başkan’a ve Yönetim Kuruluna teşekkür ediyor her iki konunun da, İş Programı doğrultusunda reel faydaya dönüşecek şekilde sadece İş Programında kalmaması dileğiyle reel faydaya dönüşecek eylemlerinin ve bizlerin yapmış oldukları çalışmalara desteklerini sabırsızlıkla bekliyorum. Bütçemizin ve İş Programımızın tekrar hayırlara vesile olmasını yüce Mevladan diliyorum. Hürmetler ediyorum.

(Meclis’ten İTO’nun 2010 iş programı ve bütçesine onay)