PARANIN BETONA DÖNÜŞTÜĞÜ ŞEHİR.

PARANIN BETONA DÖNÜŞTÜĞÜ ŞEHİR.

Emirates in görkemli 777 sinden dört saatlik yolculuktan sonra  inerken kesinlikle neyle karşılasacağımı bilmiyordum.

Evet bu odayla ikinci fuar ziyaretim idi. İlki Avrupa ya Almanya’ya bir gecelik bir fuar ziyaretiydi. Almanya’yı çok da tanıyamadan yalnızca fuarı ziyaret edip dönmüştük. Fakat kendi imkanlarımla Fransa, İspanya, Rusya, Kenya, Tanzanya, Bangkok  gittiğim yerlerdir ve şehirlerini sosyal yaşamını iyi kötü inceleyebildim buraların, hepsinin kendine göre ayrı ayrı özellikleri var fakat insanlar ve şehirler genelde aynı. Biri zengin biri fakir biri düzenli biri düzensiz biri siyah biri beyaz hepsi bu. Lakin iki ülke de hayretlerimi gizleyemeyip bu kadarda olmaz dedirtti bana

Bangkok  ve Dubai

Elbette aralarında herhangi bir benzerlik ya da ilişki yok.

Dili, dini, parası, doğası, yaşam şekli ayrı. Tek benzeştikleri nokta beni çok çok hayrete düşürmüş olmaları. Bu iki ülkede hayretimi gizleyemeden tabiri caiz ise ağzı açık gezdim buralardaki kısacık ziyaretlerimde.

Uzak doğuya beş yıl önce gittim. “Olmaz böyle bir şey” demiştim “olamaz böyle bir dünya” deyip inanamama rağmen sokaklarında yürüdüğüm dünya üzerinde bir yerdi ve tüm gerçekliğini muson yağmuru damlalarıyla birlikte yüzüme çarpıyordu, insanın nasıl acımasızca ticari bir emtiaya dönüştürüldüğünü görüp batının doğuya ticareti nasıl öğrettiğini ve insanların üç beş dolar için neler yaptığını görüp hayretlere düşmüştüm. Zira  ticaretin en aşağılığı en mükemmel İngilizcesi ile perfect şekilde yapılıyordu o kadar doğal zenginlik içerisinde neden böyle bir tüccarlık sistemini tercih etmişler onu burada sizlere söylemeyeceğim. İster korku deyin isterseniz sizleri meraklandırıp araştırmaya teşvik, hangisini derseniz deyin ama bence bir inceleyin. İnceleyin göreceksiniz ticaret ne demek, ne demek para kazanmak,  refah ne demek, magazin gazete, televizyon, yabancı sermaya, yabancı güç, çocuklarımız ailelerimiz, kızlarımız, eşlerimiz , erkek çocuklarımız, eğitimimiz, ticaret, para, kazanmak, refah, magazin, gazete, televizyon, çocuklarımız, kızlarımız, evlatlarımız, eşlerimiz, ne demek bir inceleyin bir inceleyin küçücük dünyada neler oluyor. Evet çok şaşırmıştım Bangkok ta.

Neyse konumuz şaşırmak, hayrete düşmek; insanlar iyi ya da kötü düşündüklerinin haricinde ve olağan dışı   bir görüntü duyu ya da sanıyla karşılaştıklarında verdikleri tepki dir şaşırmak ve ben Dubai caddelerinde gezerken ve otellerinde kahvemi yudumlarken hep bu hayret duygusu içerisinde kaldım.

Hiç de hayal ettiğim gibi bir arap dünyasında değildim. İnsanın ve paranın neler yapabileceği ile ilgili ufkum açıldı. Karşılaştırma bile yapamıyordum. Daha önce gördüğüm şehirlerle göğe doğru yükselen binaları ve önümüzde kağıt kadar düzgün  uzanan geniş yollarıyla dünyanın en lerini yapma sevdasıyla betondan güzellik yaratma sevdasına kapılmış bir şehir

Gerçek saraylarla otel saraylar bir arada,  yapma karla kayak yapıp çölün 40 derece sıcağında 4×4 jip ile safari yapabiliyorsunuz, dümdüz bir arazi dururken denizin ortasına altın kaplamalı kapıları olan bir otelin mantığını anlamaya çalışırken sn İbrahim Ceylan’ın  Türkiye’den damla damla toplanan paralarla bir damla su bulabilmek için Afrika nın susuzluktan ve açlıktan ölen insanlarına  neden bir adet kuyu açmak için gider diye düşünmeden duramıyor, öbür taraftan dünyanın en büyük limanlarından ve serbest bölgelerinden birine sahip olan bir buçuk milyonluk bir şehri kıskanmadan edemiyorsunuz .

Evet bir aralık kıskançlık nöbetine girdim.  Her bir menekşenin ya da her bir fidanın damlama suyla hayatta tutulabilme çabasıyla dahi soluk benizlerini görmeme rağmen kış olmasına karşın klimasız ortamlarda oturulamamasını görmeme rağmen ne yalan söyleyeyim kıskandım. Bir ara bu şehri ve düzenine hayran kaldım, temizliğine hayran kaldım, sokaklarına hayran kaldım. Neden mi? Sokakların kimsesizliğinden, sokaklar kimsesiz çünkü. Belikli işsiz yok ülkede. Şeyhlik ve kefalet sistemi işsizlik olmasını engellemiş. Bir adet bile dilenciye rastlamadık. Rehberler tabloyu tamamen bir ticari deha olarak sunma çabasındalar. İlk ve en çok telaffuz ettikleri sözcük buradaki paranın kesinlikle petrolle alakası olmadığı, böylesine büyük bir paranın tamamen ticaretten kazanıldığı. Oysa sıkı durun, ülkede vergi vermek yok. Evet dünyanın merkezi Dubai sanıyorsunuz. Dubai de iken ülkeniz size zamanın çok gerilerinde kalmış gibi düşünüyor ve bu güzelliklerin sahibini soruyorsunuz ve bir tek ailenin olduğunu öğreniyorsunuz.

E yine de helal olsun diyorsunuz.  Gayet emniyetli dolaşabilip her yerinde çok rahat tuvalete girebilip aldatılma ya da gasp edilme korkusu olmadan gezebileceginiz bir şehir yapmış birkaç şeyh.

Ve yüzlerce turist paranın betona nasıl dönüştüğünü görmek için bir haftalıkta olsa paranın ve kimin olduğu belli olmayan gizli bir gücün imar ettiği bu şehri görüp kıskanıyor ve İstanbul’u hayal ediyorsunuz.

Ve her şeye rağmen bir an önce paranın güzelleştirdiği çölden paranın mahvettiği İstanbul a dönmek için can atıyorsunuz.