Tüccar – Finans Uzlaşmasının Yol Haritası

tmsf_banka_para

İstanbul Ticaret Odası Meclis Başkan Vekili ve aynı zamanda toptan gıda içecek ve temizlik ürünlerinde perakende sektörünü temsil eden 9 No’lu Komite’nin Başkanı ve Meclis Üyesi Ahmet Özer, bankacılık sistemi ile ilgili eleştirilerini dile getirdi. Türkiye’de en çok kazanan kurumların bankalar ve finans kurumları olduğuna dikkat çeken Özer, “Bankacılık sistemimiz; iyi gün dostu, standartları olmayan, aynı ürünü farklı kişilere farklı şekil ve fiyatlarda, zamana ve kişinin ihtiyaç oranına göre satar, aynı hizmeti müşterinin ses tonuna göre fiyatlar hale geldi. Gücünün yettiğinden dosya ve kart parası alan bu sistem, gücü yetip sesini yükseltebilenlerden bu paraları sildi” şeklinde konuştu. Özer, kredi isteyen tüccarın ihtiyaç sahibi olması ve firmasının finans akışının yeterince düzenli olmaması durumunda,
Yüksek komisyon ve çeşitli masraflar, bankaların açıkladığı yüksek kâr rakamları ile birleşince iş dünyası ve finans sektörü arasında uzayıp giden tartışma daha da alevleniyor. Tartışmanın nedenlerini sektörün dört önemli ismine sorduk.

SOYHAN ALPASLAN / İstanbul Ticaret Gazetesi (www.istanbulticaret.org.tr)

Türk bankacılık sektörü, 2001 krizinden sonra sağlam bir yapıya kavuştu. 2008 krizini ‘destek’ almadan atlatmayı başaran sektör, Basel 3 uygulamalarında Türkiye’nin örnek alınmasını sağladı. Türkiye’de bankacılık çoğu gelişmiş ülkeden daha ileri bir konuma ulaştı.
Ama bütün bu başarı da masraf ve ücretler konusunda bankacılara yüklenilmesini engelleyemiyor!
Tüketiciler banka kredilerinde alınan dosya masrafı, yüksek ekspertiz ve yeniden yapılandırma ücreti gibi şikayetlerle Tüketici Sorunları Hakem Heyetleri’ne başvuruda rekor kırıyor. Bankacılar ise ücret ve komisyonların piyasa mekanizması çerçevesinde serbestçe belirlendiği şeklindeki savunmalarında ısrarlı. Nitelikli ürün ve hizmet çeşitliliğinin artmasının operasyonel yükleri ve personel maliyetini beraberinde getirdiğini söylüyorlar. Ses kayıt cihazımızı, finans dünyasının İTO Meclisi’nde de görev yapan dört önemli ismi ile reel sektör mensuplarına uzattık ve “Bu sorun nasıl çözülür” diye sorduk.

Muharrem Karslı / Ziraat Bankası Yönetim Kurulu Başkanı

“Bankalar, müşteri kârlılığını esas alarak müşteri özelinde komisyon ve ücret belirleme noktasına geldi. Ücret ve komisyonlar piyasa mekanizması çerçevesinde serbestçe belirleniyor. Tabiidir ki, bankaların aşırılığa kaçmaması beklenmeli.”

Osman Akyüz / Türkiye Katılım Bankaları Birliği Genel Sekreteri

“Müşterinin BDDK’nın web sitesinden bütün bankaların uyguladıkları ücret, komisyon ve masraflarını karşılaştırma imkânı var. Rekabet nedeniyle kredi kartı, hesap işletim ücreti gibi bazı ücret ve komisyonların alınmadığına sıkça rastlıyoruz.”

Zeki Sayın / İTO 18 No’lu Meslek Komitesi Meclis Üyesi

“40’ın üzerinde banka var; bankanızı, şubenizi iyi tanıyın. Size kredi veren bir banka bundan kâr ediyorsa, diğer hizmetlerden taviz verebilir. Kendi bankanızı terk etmeyin, istediğiniz rakam için pazarlığınızı yapın.”
Aydın Gündoğdu / Türkiye Finans Katılım Bankası Genel Müdür Yardımcısı

“Bir müşteri olarak, menfaatlerimize en uygun maliyetleri sunan bankalarla çalışmayı tercih etmek, rekabeti kendiliğinden getirecektir. Bankaların, ne miktarda ücret alabileceğinin bir otorite eli ile belirlenmesi şikâyetleri büyük ölçüde azaltacaktır.”

Soru – 1

Banka ve finans kuruluşlarının, işlem ücretlerinin yüksek olduğu ve düzenlenmesi gerektiği konusunda ne düşünüyorsunuz?

Ücret ve komisyon ticaret hayatının bir olgusu

MUHARREM KARSLI: Faiz oranlarının düştüğü bir ortamda faiz dışı gelirler daha da önem kazandı. Sektörün elde ettiği gelirler içinde ücret ve komisyon gelirlerinin payı, gelişmiş ülkelerdeki gibi görece artacak. Bankalar, müşteri kârlılığını esas alarak müşteri özelinde komisyon ve ücret belirleme noktasına geldi. Ücret ve komisyonlar piyasa mekanizması çerçevesinde serbestçe belirleniyor. Tabiidir ki, bankaların aşırılığa kaçmaması beklenmeli. Kendi bankamdan örnek verirsek, ürün odaklı yaklaşımdan müşteri odaklı yaklaşıma geçtik. Müşterilerimize sağladığımız tüm ürün ve hizmetleri bütün olarak değerlendirip, maliyet-verim analizleri ile çalışma koşullarımızı belirliyoruz. Karşılıklı kazanım noktasında müşterilerimizle konsensüs oluşturmaya çalışıyoruz. Reel sektörün desteklenmesi noktasında çalışmalarımız devam ediyor.

Alınan ücretler yüksek değil

OSMAN AKYÜZ: Bankacılık, rekabetin en yoğun olduğu sektörler arasında. Fiyatı yüksek bulan müşterinin ucuz bankaya yönelmesi mümkün. Müşterinin, BDDK sitesinden, bütün bankaların uyguladıkları ücret, komisyon ve masraflarını karşılaştırma imkânı bulunuyor. Rekabet nedeniyle kredi kartı, hesap işletim ücreti gibi bazı ücret ve komisyonların alınmadığına sıkça rastlıyoruz. Her hizmetin bir maliyeti var. Bankaların teknolojik altyapıları pahalı ve sık değişiyor. Kaldı ki alınan ücretler de yüksek değil. Bankaların fazla ücret aldıkları konusundaki kanaat, konunun kamuoyunda çok tartışılmasından kaynaklanıyor. Fiyatların düzenlenmesi, piyasa ekonomisi kurallarına ters düşecek ve yararından çok olumsuz etkisi olabilecek bir düşünce. Fiyatlar kesinlikle piyasada oluşmalı. Nitekim uygulamada mevduat ve kredi faiz/kâr oranları da aynı mantıkla serbesttir.

İstediğiniz rakam için pazarlığınızı yapın

ZEKİ SAYIN: Bankalar kendi müşterisine zaten indirim yapıyor. Küçük esnaf, işlemlerini hep aynı bankadan değil, farklı bankalardan yaparak, en düşük ücreti ödemeyi tercih edebiliyor. Fakat bankalar da kendi müşterisi olarak tanımlamadıkları bu kişilere indirim yapmıyor, o iş için tanımlanan ücreti istiyordu. Tabii bu durum da halkımızın, tüccarın tepkisi ile karşılaştı. 40’ın üzerinde banka var; bankanızı, şubenizi iyi tanıyın. Size kredi veren bir banka bundan kâr ediyorsa, diğer hizmetlerden taviz verebilir, vazgeçebilir. Kendi bankanızı terk etmeyin, istediğiniz rakam için pazarlığınızı yapın. Bankalar da sonuçta para kazanması gereken ticari müesseseler. Tabii ki 50 liralık bir havalede 30–40 lira talep eden finans kuruluşları da oldu.

Ücretler otorite eli ile belirlenebilir

AYDIN GÜNDOĞDU: Türk bankacılık sektöründe “alınan ücret ve komisyonlar” kaleminden elde edilen gelirin toplam gelirler içerisindeki payı yüzde 20’ler düzeyinde. Yurtdışında ise bu oran yüzde 50’lere kadar çıkabiliyor. Sektör verdiği hizmetler için ciddi bir yatırım maliyeti yapıyor. Bu hizmetlerin makul ölçülerde karşılığı olmalı tabii ki. Bazı bankaların müşterilerinden birçok farklı ad altında çeşitli ücretler tahsil ettiği konusu zaman zaman gündeme geliyor. Müşteriler olarak, menfaatlerimize en uygun maliyetleri sunan bankalarla çalışmayı tercih edersek, bu da fiyatlarda rekabeti kendiliğinden getirecektir. Resmi otoriteler; müşteriden alınabilecek masraf ve komisyon kalemlerinin neler olduğunu belirlemek ve bir tarife ile yayımlamak üzere adım attı. Tüm bankaların, hangi işlemlerden ne miktarda ücret alabileceğinin bir otorite eli ile belirlenip düzenlenmesi, kamuoyu ile şeffaf bir şekilde paylaşılması bu şikâyetleri büyük ölçüde azaltacak.

* * *

Soru – 2

Bankaların ve finans kuruluşlarının iş dünyasına kullandırdıkları kredilerde uyguladıkları faizlerin yüksek olduğu eleştirilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bankaların kaynak maliyeti yükseldi

MUHARREM KARSLI: Bankaların borçlanma maliyetindeki düşüş yeni açılan kredilere yansıtıldı. Diğer yandan, zorunlu karşılık oranlarının yükseltilmesi, zorunlu karşılıklara faiz uygulamasına son verilmesi, kredi riskleri için daha fazla sermaye ve karşılık tutulması gibi parasal önlemler kaynak maliyetini yükseltti. Banka kaynaklarının vade yapısının aktiflere göre daha kısa olması, bankaların bilançolarında vade uyumsuzluğundan kaynaklanan faiz riskini taşımalarına neden oluyor. Ticari müşterilerin uzun vadeli finansman ihtiyaçlarına kıyasla, kısa vadeli işletme sermaye ihtiyaçlarının sektör beklentilerine paralel karşılanabildiğini düşünüyorum. Yatırım kredileri ve proje finansmanı gibi nitelikli ve uzun vadeli fonlama gerektiren işlemlerde ise piyasa değişkenleri ile bankaların risk iştahı gibi unsurlar belirleyici. Uzun vadeli yatırımların finansmanında yatırımcılarla birlikte konjonktürel riskleri de üstlenerek finansman sağlayan bankaların, kredilendirme dönemindeki maliyetlere katlanarak belirledikleri sözleşme faiz oranlarını bugünün cari oranları ile kıyaslamak çok da rasyonel değil. Bankaların yaptıkları borçlanmalar için riskten korunma amacıyla ürünler satın almaları şeklinde katlandıkları maliyetler mevcut. Faiz oranlarının düştüğü dönemlerde bankalardan faiz indirimi talep edilmesi durumunda, söz konusu maliyetlerin karşılanması beklenir. Bankaların bu noktada erken kapama veya yapılandırma işlemleri için komisyon talep etmeleri doğal karşılanmalı.

Mevduat faizleri üzerine yüksek maliyet ekleniyor

OSMAN AKYÜZ: Bankaların kullandırdıkları kredilerde uyguladıkları faizlerin yüksek olduğunu ileri sürebilmek için bankaların maruz kaldıkları maliyetleri de bilmek gerekiyor. Bankaların kredi faizlerinin, kârlarının mevduat faizlerine göre bir miktar fazla olduğu gerçek. Bunun nedeni mevduat faizleri üzerine eklenen yüksek maliyetler. Bankalar mevduat faizleri üzerine işletme giderlerini ekliyor. 3–4 yıl önce yürürlüğe giren finansal harçlar ve mevduatlar üzerinden hesaplanan ve Merkez Bankası’nda sıfır getiri ile tutulan zorunlu karşılıklar da önemli maliyet unsurları. Bu nedenle kredi ve mevduat faizleri arasındaki açıklık zorunlu. Ancak bu açıklık yine piyasa mekanizması, yani rekabetle asgariye iniyor. Ayrıca bankalar müşterilerinin mali gücüne ve randımanına göre farklı tarifeler uygulayabiliyor.

‘Senedimden, havalemden para almayın’ diyebilirsiniz

ZEKİ SAYIN: Müşteri kredi alırken, aciliyetten taahhütnamesini okumuyor, boş yerleri bile doldurmuyor. Taahhütnamenizi mutlaka inceleyin. Banka sizinle çalışmayı arzu ediyorsa o zaman daha kuvvetli pazarlık yapabilirsiniz. “Senetlerimden para almayın, havalemden para almayın” diyebilirsiniz. KOBİ’lere uygulanan faizlerin yüksek olduğu söyleniyor. Avrupa’ya, Amerika’ya baktığınızda yüzde 1–2 düzeyinde. Yüzde 1-2 faizle fonlanan paraları bile yüzde 7, 8 ve 9 ile vermeye çalışıyoruz. Onlar yüzde 2 ile verip kâr ederken, biz niye böyle yapıyoruz? Faizlerin yüksek olduğuna inanıyorum, nedeni de mevduatlar. Mevduatı yüksek faizle verdiğinizde, o verdiğiniz faizi sattığınız paradan karşılamak zorundasınız. Mevduata ve krediye verdiğiniz faiz düşmeli. Uzun vadeli tasarruflarımızda en fazla mevduat süresi 6 ay ve 1 yıl. Sistem, 10 yıllık kredi isteyene, dışarıdan uzun vadeli fon temin etmek zorunda. İçerideki tasarrufları 5–10 yıllığına kullanamıyorsunuz. Türkiye yeni istikrara kavuştu. En küçük rüzgârda kredi faizleri yükseliyor, fonlar yükseliyordu. Bunlar ister istemez tüccara aksediyordu.

Sektör çok sıkı denetleniyor

AYDIN GÜNDOĞDU: Bankaların başlıca maliyet kalemleri olarak; kaynak, sermaye, karşılık, personel, lokasyon, şube, teknoloji gibi diğer aracılık hizmetlerini sayabiliriz. Ayrıca; son bir yılda MB’nin piyasadaki likiditeyi dengeleyici araç olarak kullandığı zorunlu karşılık oranlarını sürekli olarak yükseltmesinin, bankalara getirdiği ilave kaynak maliyeti de mutlaka göz önüne alınmalı. Her banka kendi ihtiyaçları ve imkânları ölçüsünde kredi fiyat politikasını oluşturur. Bankaların tüm müşterilerine aynı fiyatı vermesi gerektiği de düşünülmemeli. Zira müşterinin kredibilitesi, işlemin vade, ödeme şartları gibi nitelikleri ve bankanın o anki pozisyonları ile doğrudan ilişkili olmak üzere her kredinin fiyatı birbirinden farklı olabilir. Şikâyet konusu; banka ve finans kuruluşlarının kredi maliyetlerini çeşitli beklentilerle yükselttiği ise şunu söyleyebilirim: Rekabetin bu kadar yoğun ve denetimin de BDDK, Rekabet Kurumu, TCMB gibi kurumlarca çok sıkı yapıldığı sektörümüzde hiçbir finans kuruluşunun, kredi maliyetlerini keyfi olarak yükseltme riskini göze alabileceğini sanmıyorum.

* * *

Soru – 3

POS cihazları üzerinden gerçekleştirilen işlemler için bazı iş kollarından yüksek komisyon alındığı şikayetleri size göre haklı mı?

POS anlaşmalarını satışların sürekliliği ve ciro belirliyor

MUHARREM KARSLI: Belirli iş kollarında özellikle taksitli satışların yoğun olduğu işlemlerde üye işyeri komisyonlarının nispeten yüksek olması olağan. Komisyonların önceden belirlenmesi, piyasa koşulları paralelinde bankalarca yapılacak komisyon oranları değişikliklerinin zamanında ve şeffaf olarak duyurulması önemli. Bankaların tamamına yakını, sahip oldukları üye işyerleri için, hangi sektörde faaliyet gösterdiğine bakmaksızın, aynı oranlarda taksitli ve peşin satış komisyonları uyguluyor. Bazı iş kollarından yüksek POS komisyonları alınması, asli olarak aktif kullanımı sağlanmayan POS cihazları için uygulanan verimsizlik komisyonlarından kaynaklı. Sektörde marka bilinirliği yüksek, ülke genelinde yaygın kredi kartı kullanımını hedefleyen pek çok banka gerçekleştirdiği üye işyeri yatırımlarında katlandığı yatırım maliyetlerini ancak söz konusu üye işyerine kurulan POS cihazından aylık geçmesi planlanan ciro (işlem hacmi) ile karşılıyor. Belirlenen aylık ciroların altında işlem hacmine sahip üye işyerlerinden maliyetleri karşılayacak, adil olarak tespit edilmiş ve firma ile önceden mutabakata varılmış komisyonların talep edilmesi olağan karşılanmalı.

Makul komisyon alan bankalarla iş yapın

OSMAN AKYÜZ: Sektör temsilcileri, POS makineleri üzerinden gerçekleştirilen işlemlerden yüksek komisyon alan bankalar yerine daha makul komisyon alan bankalarla çalışma yolunu tercih edebilir. Ayrıca bazı iş kollarında daha yüksek komisyon alma durumu, o sektörün özelliğinden kaynaklanabilir.

Parasını günlük çekiyorsa komisyon yüksek olur

ZEKİ SAYIN: Aynı yerde 10 tane POS makinesi var. Bunları teke ya da ikiye düşürmek gerekir. Banka o müessese ile bir anlaşma yapıyor ve ‘Bende paranı ortalama şu kadar gün tutarsan yüzde 1-2 veya 0 komisyon alırım. Aynı gün çekersen daha fazla alırım’ diyor. Çok verimli bir banka ile çalışıyorsanız komisyon düşüyor. Bankada kalan para, bankanın arzu ettiği seviyede ise komisyon sıfıra kadar düşüyor. Bankalar ile anlaşarak, oranlar makineler konulurken düzenlenmeli.

Fiyatlamada işyeri lehine revizyon

AYDIN GÜNDOĞDU: Üye işyerinin çalıştığı bankadaki finansal işlemlerine ilişkin ürün, hizmet ve servislerin kullanımları arttıkça POS terminallerinde gerçekleşen ciro, teminat durumu, çapraz satış, transfer fiyatlama kriterleri, gelecekteki beklentiler ve benzeri kriterler dikkate alınarak banka tarafından işyeri lehine fiyatlamalarda revizyona dahi gidilebiliyor.

///////////////////

Çağlar: İki tarafın da kazançlı çıkacağı ortak bir yol bulacağız

İstanbul Ticaret Odası da bankalarla iş dünyası arasındaki sorunları, her iki tarafın da kazançlı çıkacağı bir uygulama ile ortak bir platformda çözmeye çalışacak. Hem finans kuruluşları hem de bu kuruluşlardan hizmet alan iş dünyası İTO’nun üyesi. İTO Başkanı İbrahim Çağlar, ekonomi gazetecileri ile 8 Haziran’daki basın toplantısında, “Oturur, orta yolu daima buluruz. Ama iki tarafa da kâr ettirmek zorundayız” mesajı vermişti. Bu konuda çalışmaya başladıklarını belirten Çağlar, şunları söyledi:
* ‘Finans sektörü çok kazanıyor, diğer sektörler altında eziliyor’ yaklaşımını açıkçası doğru bulmuyorum.
* Biz bütün işletmelerimizin kârlılığını yükseltmek zorundayız.
* Biz İstanbul Ticaret Odası olarak taraflarla bir araya geleceğiz. Arkadaşlarımız çalışmaya başladılar bu konuda. Sorunları en aza indirmeye çalışacağız.
* Tarafları dinleyeceğiz ve rolümüzü belirleyip ortak çözüm bulacağız.

* * *

REEL SEKTÖRÜN ÇAĞRISI: BİZ DE TÜCCARIZ, BANKALAR DA AMA…

‘Etik uygulama istiyoruz’

İstanbul Ticaret Odası’nın meclis ve meslek komitesi toplantılarında en çok dile getirilen ve çözüm istenen konulardan biri bankacılık uygulamaları. Bu kez söz sırası reel sektör temsilcilerinde…

Birine yüzde 7 faizle, diğerine yüzde 11 faizle kredi veren var

İstanbul Ticaret Odası Meclis Başkan Vekili ve aynı zamanda toptan gıda içecek ve temizlik ürünlerinde perakende sektörünü temsil eden 9 No’lu Komite’nin Başkanı ve Meclis Üyesi Ahmet Özer, bankacılık sistemi ile ilgili eleştirilerini dile getirdi. Türkiye’de en çok kazanan kurumların bankalar ve finans kurumları olduğuna dikkat çeken Özer, “Bankacılık sistemimiz; iyi gün dostu, standartları olmayan, aynı ürünü farklı kişilere farklı şekil ve fiyatlarda, zamana ve kişinin ihtiyaç oranına göre satar, aynı hizmeti müşterinin ses tonuna göre fiyatlar hale geldi. Gücünün yettiğinden dosya ve kart parası alan bu sistem, gücü yetip sesini yükseltebilenlerden bu paraları sildi” şeklinde konuştu. Özer, kredi isteyen tüccarın ihtiyaç sahibi olması ve firmasının finans akışının yeterince düzenli olmaması durumunda, bankaların bilinmedik bin bir isimde masraf kestiğine işaret etti. “Bankalar insanların gayrimenkullerine değil, işlerine kredi vermeliler. Elbette risk oranları olmalı, her tacir bu oranlamayı yapar. Fakat bir tacire yüzde 7 ile kredi veren bir bankanın başka bir tacire yüzde 11 ile kredi vermesi anlaşılamaz bir fiyatlama ve risk biçimi. Ayrıca bu 11’in üzerine konulan bin bir bilinmedik masraf da cabası” diyen Özer, bankalara; fırsatçılık politikalarını bırakmaları, tüccara ürettiği ürün ve hizmet için kredi ve hizmet veren kurumlar olmaları çağrısında bulundu ve sözlerini şöyle noktaladı: “Fahiş fiyatlarla ürün ve hizmet verip, tüccarın nasılsa teminatı var düşüncesi ile tacir batıran değil; verdikleri kredi ve hizmetlerle tüccarın gelişmesini, büyümesini, yüksek katma değerli ürünler ve hizmetler üretmelerini sağlayan, tüccarla birlikte kazanan kurumlar olmalılar.”

* * *

POS cihazları komisyonları için akaryakıt sektörü beklemede

TABGİS Yüksek İstişare Kurulu Başkanı ve 18. Dönem İTO Meclis Üyesi Atıf Ketenci, POS cihazları komisyonları için akaryakıt sektörünün beklemede olduğunu ifade ederek açıklamasını şöyle sürdürdü: “Bankaların, POS cihazlarının komisyonları için Rekabet Kurumu’ndan BKM’ce talep ettikleri süresiz muafiyet, Rekabet Kurumu tarafından incelemeye alındı. POS cihaz komisyonları bugüne kadar Rekabet Kurumu tarafından BKM’ye verilen 2’şer yıllık muafiyetle yürütülüyordu. Bankaların ‘BKM’ce bu kez talep ettiği süresiz muafiyet, akaryakıt sektörünü kızdırdı. Bankalar bir taşla iki kuş vurmaya alışmış, süresiz muafiyetle 40 milyar cironun döndüğü akaryakıt sektöründe yüzde 100 yerine, yüzde 200 kazanmaya uğraşıyorlar herhalde. Biz de canımızla uğraşıyoruz. Yüzde 010–015’ler milyarlarca cironun içinde bizim için önemli bir değerdir. Tek tesellimiz; Rekabet Kurumu’nun böylesi süresiz bir muafiyeti BKM’ye vermeyeceği umudumuz. Faizler; tarihimizin dip noktasında. Vatandaşın kredi kartlarına yaptıkları ödemeler büyük çoğunlukla internet üzerinden yapılıyor. Yani demem o ki; bu iş bankalara hiçbir personel uğraşı ve külfeti de getirmiyor, operasyonsal masrafları hiç yok gibi. Yaptıkları iş faizden yüzde 100 kazanmak. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.”

* * *

Kurumsal hesaplarda avantajlarımız var

Metal ürünler sektörünün temsil edildiği İTO 58 No’lu Meslek Komitesi’nin Başkanı ve Meclis Üyesi Rahmi Korkmaz, bireysel hesaplarda zaman zaman sorunlar yaşadıklarını belirtti. Korkmaz, “Daha önceden bildirilmeden hesap işletim ücreti, havale komisyon ücreti alabiliyorlar. Kart ödemelerine masraf yansıtabiliyorlar. En ufak bir kriz ortamında, gıyabımızda faiz oranlarını yükseltiyorlar. Bunları bize tebliğ ederek yapmalılar. Ama kurumsal hesaplarda da yaşadığımız avantajlar da var” dedi.

* * *

Bankacılar, sigorta sektörü ile baskıcı rekabet içinde

İTO 20 No’lu Meslek Komitesi Başkanı ve Meclis Üyesi Levent Korkut, bankacılık sektörünün, sigorta sektörü ile arasında adeta vahşi bir baskıcı rekabet olduğunu söyledi. Korkut, “4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun’da; bir mal veya hizmet ile birlikte diğer mal veya hizmetin satın alınmasının zorunlu kılınması yasaklandı. Fakat günümüzde söz konusu madde içeriği bankalar tarafından uygulanmıyor” diyerek, bankaların sigorta acentelerinin verdiği hizmetleri de verir hale geldiklerini ifade etti.
Sigorta sektörünün sürekli müşterilerinin işyerlerini yenilemeleri sırasında bankaların baskı mekanizmalarının devreye girdiğine dikkat çeken Korkut, şu açıklamayı yaptı: “Bankalar kredi ilişkileri nedeniyle baskı kurup ‘Sigortanızı bizden yaparsanız, faiz oranını daha da düşürülebiliriz’ diyerek, müşterimizi kendilerine çekiyorlar. Ayrıca yaptıkları sigortalarda eksik bilgilendirme sonucu tüketici, hasar vukuunda mağdur oluyor. Son yıllarda bankalar tarafından verilen krediler karşılığı yapılan hayat sigortalarında; tüketicinin vefatı sonucu yaş ve önceden süregelen rahatsızlıklarının eksik bildiriminden dolayı yaşanan mağduriyetler hepimizce malum. Konut kredilerinde de sadece bina sigortasını yapan bankalar, eşyada meydana gelen hasarları teminat dışı bırakıyorlar.”

* * *

Kâr baskısı ile davranıyorlar

İTO 8 No’lu Meslek Komitesi ve Meclis Üyesi Cengiz Balçık, bankacılık sisteminden sağlık sektörünün medikal malzemeler alanına yansıyan sıkıntıları dile getirdi. Balçık, “Faiz oranlarını müşterilerine bildirmeden aniden yükseltiyorlar. Buna gerekçe olarak da yükselen maliyetlerini gösteriyorlar. Faizi sabit olmayan ve üç aydan üç aya faizi dönen kredilerde firmaya haber vermeden faizi artırabiliyorlar. Ancak, faizinizin yükseldiğini fark edip sorduğunuzda; yükselttiklerini o zaman söylüyorlar. Müşteri bilinçliyse, o zaman banka yasal olarak ne yapması gerekirse onu yapıyor. Müşteri bilinçli değilse, şubeler bu suiistimale açıklar” diye konuştu. Altı ayda bir hesaplarına, hesap işletim ücreti adında 600–700 lira ücret geldiğine de dikkat çeken Balçık, şunları söyledi: “Çek karneleri için para kesiyorlar, ekspertiz ücreti, kredi kullandırım ücreti, havale ücretleri de var. Havale için kimi banka cüzi bir miktar alırken, kimi gönderdiğiniz havalenin yüzde 1’ini istiyor. Bunlara devlet bankaları da dahil. Kâr baskısı nedeniyle bunlar yaşanıyor. Faiz oranları düşünce kâr edecekleri alan kalmadığı için yapıyorlar bu uygulamaları. Yan gelirlerden kâr etmeye çalışıyorlar ve etik olmayan uygulamaları yapıyorlar.”

* * *

Bankacılık sistemi de AB’ye uyumlanmalı

Tarımsal ürünler sektörünü birçok sektörel kuruluşta temsil eden ve aynı zamanda İTO 78 No’lu Meslek Komitesi’nde Meclis Üyesi olan M. Tevfik Dinçer, bankaların ve finans kuruluşlarının yaptıkları işlemler ile farklı isimler altında ücretler aldıklarını dile getirerek, “Özellikle hesap işletim ücreti adı altında aldıkları ücret haksız. Takasa verilen çeklerden alınan farklı provizyon ücretleri, EFT ve havale ücretleri, kredi kartlarına uygulanan farklı faiz oranları ve kredi kartı bedeli alınan ücretler de bunun çabası” açıklamasını yaptı.
Bankaların kredi komisyon ücretinin uygun ve ortak bir orana bağlanmasını beklediklerini söyleyen Dinçer, açıklamasını şöyle sürdürdü: “İş dünyasının kullandığı kredi faiz oranı AB’de kullandırılan faiz oranlarının yaklaşık 2-2.5 katı daha fazla. Bu da iş dünyasının yurtdışında rekabet şansını olumsuz etkiliyor. Ayrıca, bankalarda kullanılan rotatif kredilerde, faiz oranları düştüğünde, bankaların oranı düşürmekte geç ve ağır hareket ettikleri konusunda şikâyetler alıyoruz. Dünya ve AB ile rekabet edebilmemiz için elimizin güçlenmesi gerekiyor. Bunun için haksız kazançlara son verilmesi ve kullanılan bütün bankacılık enstrümanlarının gelişmiş ülke standartları ile uyumlu hale getirilmesi gerekiyor.”

* * *

Bankaların reklamlarıyla uygulamaları çelişiyor

Kağıt sektörünün temsil edildiği 6 No’lu Meslek Komitesi’nde Meclis Üyesi olan Ahmet İyioldu, tüm sektörlerin finans sektörünün uygulamaları ile ilgili benzer şikayetler içinde olduğunu ifade etti. İyioldu, bankacılık sektörünün reklâmları ile uygulamaları arasında da çelişkiler olduğuna dikkat çekti. “Kredi kartlarındaki aidatlar, komisyonlar çok yüksek. Bin liralık çeke 30–35 lira provizyon alıyorlar. Bankacılık sektörü iyileştirmelerle daha sağlıklı hale geldi ama aldıkları ücretler piyasa şartlarına uygun değil” diyen İyioldu, ücret sisteminin yeniden düzenlenmesi gerektiğini söyledi.

* * *

Müşteri güçlüyse pazarlığını yapar

Yaş sebze ve meyve sektörünün temsil edildiği İTO 13 No’lu Meslek Komitesi’nin Başkanı Mustafa Manav, sektörünün bankalar ve finans kuruluşları ile yaşadığı sorunlara ilişkin şunları söyledi: “Bankalar, müşterilerinin kredili olup olmadığına bakıp, ona göre birtakım uygulamalarda bulunuyorlar. Tüccar güçlüyse, mevduat sahibi ise bankalarla pazarlık yapabiliyor. Güçsüzse, paraya da ihtiyacı varsa; bankalar tüccarla pazarlık yapıyor. Yüzde 7.5 faiz ile kredi veren banka da var, yüzde 6 ile de. Şu da bir gerçek; öyle hizmetleri var ki; onların yaptığı her iş için bir eleman istihdam etmek zorundasınız.”