13.08.2009 / 8. TOPLANTI: Yeni bir ekonomik programa ihtiyaç var

AHMET ÖZER        : Sayın Başkanım, Başkanım, Yönetim Kurulu, Sayın Meclis. Oldukça kalabalığız bugün. İnşallah toplantımız hayırlara vesile olur. Aslında konum ekonomik kriz ondan bahsedeceğim biraz. Hem ondan önce geçen ayki konuşmamda bu günde problem olan tutanaklarla ilgili dedim ki; yani biz bu işi çok iyi bilmiyoruz yeni Meclis Üyesi arkadaşlarımızda var. Bunun usulü ile ilgili bizi bilgilendirirseniz seviniriz dedim. Ya usul yok, yada ben dikkate alınmadım. O da çok önemli değil. Ama yine de bahsetmeden geçemedim.Sayın Meclis, Sayın Başkanım; Oda’nın ekonomik danışma kurulu olduğunu ve bu kurul ile görüştüğünüzü beyan ettiniz biraz önce. Ve rakamlarla konuşmak gerek ki ekonominin durumunu tanımlayabilelim dediniz. Bu konuda  size birazcık yardımcı olmak istiyorum. Eğer beni bağışlarsanız. Ben evet girmek isterim ama öyle bir zamanın da yok. Zamanım olmadığı için giremeyeceğim için değil. Ben çok fazla ekonomik cümlelerden anlamam. Bunu daha önce size beyan etmiştim. Yani işte faiz dışı fazla falan onları bilmediğimi söylemiştim. Fakat ben ekonominin durumunu şu kriterden ölçüyorum. Siz nasıl yapıyorsunuz bilmiyorum.

Bir; yol kenarındaki afişler. Satılık, kiralık afişleri. E-5’e yada TEM’e çıktığımda dikkat kesilirim hep. Bu afişler çoğaldıysa kriz başlıyor demektir. Satılık ve kiralık afişleri çoğalıyor ise kriz başlıyor demektir. Yaklaşık 2.500 2.430 şu an itibariyle noktaya satış yapan firmanın Genel Müdürlüğünü, Satış Müdürlüğünü işte bir şey patronluğunu yapan bir insanım. Şuradan anlıyorum ki bu müşterilerimin ödeme zorluğu, açık hesap kapatma zorluğu, çeklerinin dönme sıklığı arttığı zaman anlıyorum ki ülkemde kriz başlıyor ki gıda sektöründe hızlı perakendeye hizmet ediyorum. Üçüncüsü ve en acısı ve en tehlikelisi ve en irite edeni sabah 9-10 civarında telefonum çaldığında her 3 kişiden biri Ahmet para diyorsa kriz harbiden gelmiş demektir. Ve bugün bu 3 koşulda hali hazırda mevcut. Sizlere nasıl bilmiyorum ama ben üçünü de çok sık bir şekilde yaşıyorum. Ve durumumuz daha kötü diyorum.

Şimdi elbette hükümetimiz tedbirler alıyor. Yani bunu inkar edemeyiz. Bir sürü tedbir alıyor. Otomobilciler için, Holdingler için, Beyaz eşyacılar için tedbirler alındı. Bu kötü de değil tabii ki. Onur Bey elbette ki güzel bir şey. Fakat görüyoruz ki bu tedbirler ne zaman alınmaya başlandı? Bayağı bir oldu. Hatta Sayın Başbakanımız akşam bir kadıncağıza kızdı. Bana da kızar çünkü ben de aynı şekilde konuşacağım. Görüyoruz ki durum düzelmiyor. Realite de düzelmiyor. Elbette büyük patronlar biraz rahatlamışlardır, arabalar satılmıştır, beyaz eşya depoları boşalmıştır. Onlara bir şey demiyorum. Ama realite de durum bir türlü düzelmiyor. Neden düzelmiyor? Teşhis yanlış. Bu sanırım Sayın Başbakanımızda da ekonomik danışmanlar vardır o danışmanların teşhisi yanlış bana göre. Nedir teşhisimiz? Sayın Başkanım da söyledi burada dedi ki; finans krizi. Bütün dünyada finans krizi var bizde ki de finans krizi. Biz de başında ne dedik bütün bankalara veryansın ettik. Dedik ki; kredi vermiyorlar, şöyle yapıyorlar. Bakın; şimdi acayip derecede tezat var. Banka bilançoları açıklandı. Türkiye’deki en karlı kuruluşlar kim? Bankacılar. Şimdi adam kredi vermese birileri nasıl para kazanacak? Bu adam para kazanmış. Demek ki finans krizi kocaman bir yalan. Hiçbir banka batmadı. Bankanın kendisi de batmadı. Banka batmadı ise ve kredi de verdi ise demek ki Türkiye’de finans krizi yoktur. Benim bu ufacık beynimle söylediğim budur. Yanlıştır doğrudur. Ben bunu söylüyorum.

Peki nedir? Diyeceksiniz ki kardeşim finans krizi falan yoksa Türkiye’de bir bunalım var. Bir bunaltı var. Dükkanlar kapanıyorsa, afişler asılıyorsa, eş dost birbirinden para istemeye, borç istemeye başladıysa bir kriz var. 20 yıllık, 30 yıllık, 15 yıllık esnaflar bugün dükkan kapatıyor ise ben birçok müşterimde batak veriyor isem yıllardır tanıdığım adamlar da batak veriyor ise bir kriz var. Şimdi Sayın Başkanım da bana kızabilir. Bu şekilde konuştuğum için. Ama bu var. Bu var. Bu bana göre benim her zamanki gibi komplo teorim olabilir. Ama gözünüzü birazcık açıp E-5’den geçerken sağa sola baktığımızda pıtır pıtır mantar gibi patlayan büyük mağazalar. Halkın kazanımlarını bir tek cüzdana toplamaya çalışan yada yurtdışına hortumlamaya çalışan büyük mağazalar. Halk kazanamayınca ne harcayacak. Soruyorum size. Ne harcayacak? Ayakkabıcı kapattı. Bakkal kapattı. Konfeksiyoncu kapattı. Kasap kapattı. Ne harcayacak Ağabey? Ne harcayacak sanıyorsunuz. Biz burada 257 kişi geliyoruz bir gün gelmeye buraya oturmaya bile tahammül edemiyoruz, bütün esnafımız batıyor, batıyor benim 2.500 tane müşterim var en sıcak ben temastayım bunlarla. Hepsi batıyorlar şuanda. Toptancılar, bakkallar, marketler batacaklar diye bunu biz yıllardır bağırıyoruz 4-5 yıldır bağırıyoruz. Ne yapıyor danışmanlar? Finans krizi var. Sayın Başbakanım finans krizi var. Yok böyle bir şey. Finans krizi olsa bu bankalar bu kadar çok para kazanmazlar. Finans krizi olsa bir tane banka batar. Ben yüzlerce bakkal, yüzlerce toptancı biliyorum batmış. Lütfen Sayın Başkanım size de rica ediyorum. Bu danışmanlarımıza diyin ki bize bir doğru söyleyin. Bir doğru söyleyin. Nedir bu? Lütfen rica ediyorum. İnanın ki biz de batacağız. Lütfen Allah göstermesin hiçbirimizin başına vermesin inanın ki böyle gider, çünkü bakın biz iyi kötü perakende piyasasını finansa eden firmalarız. Perakende piyasasını kendi dalımızda bakkaldan, marketten bahsediyorum. Finanse ediyoruz. Yıllardır ben 17 senedir bu işi yapıyorum. 17 senedir çalıştığım insana “mal vermiyorum” nasıl diyeyim arkadaşlar? Diyebilir miyim? O batınca yarın ben de batacağım. Biz buraya neyse, başka alanlara girmek istemiyorum.

Başkanım bu cümlelerimin hepsi sizeydi. Tabii ki Sayın Meclis’te çok önemli ama öyle mi beklerim ben. Ben bitiriyorum. Sayın Yönetim; yine teşekkür ediyorum. Çoğunluktasınız burada. Gerçekten çok zor durumdayız. Yada “yız” demeyeyim de, ben kendi adıma konuşayım. Çünkü zor durumda olsa burası sıra olması lazım arkadaşlar şöyle kuyruk. Konuşma kuyruğu yav feveran etmemiz lazım şuanda biz oturmuşuz rahat rahat çay içiyoruz, pasta yiyoruz. Feveran etmemiz lazım. Bu benim işimin kötülüğünden değil yanlış anlaşılmasın. Ödediğim vergiyi söylemek istemiyorum Allaha çok şükür işlerim iyi. Ama benim müşterilerimin işi çok kötü. Lütfen bu büyük mağazalar kanununu yani geldim geleli şuraya söylüyorum, geldim geleli söylüyorum biriniz hiç değilse çıkında bir şey deyin lütfen, rica ediyorum. Allah rızası için diyorum hürmetler teşekkür ederim hayırlı akşamlar.

(İstanbul Ticaret Odası (İTO) Ağustos ayı Olağan Meclis Toplantısı)