Aslında olması gereken tam tersi idi…
Son 20 yılda uygulanan ekonomik perakende politikaları doğrultusunda ..
AVM LER VE ZİNCİR MAĞAZALAR mahareti ile. ARACILAR ARADAN KALKACAK
Birileri tarladan ÜRETİMDEN halka direk satacak…Gıda fiyatları bu vesile çok ucuzlayacak.
Halk ucuz gıda alacaktı … OLMADI…..OLMAYACAK……HATTA ÖNLEM ALINMAZ İSE DAHA KÖTÜSÜ OLACAK…

Devamını Oku GIDA FİYATLARININ ENFLASYONA ETKİSİ…

AHMET ÖZER                    : Sayın Başkanım, Sayın Başkan Yardımcılarım, Sayın Yönetim ve çok sevgili, değerli Meclis Üyesi ağabeylerim ve arkadaşlarım. 18. dönemin son toplantısı. İstanbul’a ve ülkemize hayırlara vesile olur inşallah diyorum. Bugüne kadar defalarca huzurunuza çıkıp sektörümle ve ülkemin sorunlarıyla ilgili konuştum. Sizlerde beni dinleme zahmetinde bulunup çözüm aramaya çalıştık hep birlikte. Bu vesile ile siz değerli Meclis Üyesi ağabeylerime ve arkadaşlarıma, Başkanlarıma, Yönetime ve sevgili Divana teşekkür ediyorum. Ben inanıyorum ki, sivil toplum örgütleri demokrasinin olmazsa olmazlarıdır. İşte bu sebepten İstanbul Ticaret Odasını çok önemsiyor ve önemsenmesi için çalışıyor ve çalışmaya da devam edeceğim.

 

Tabii ki bu vesile ile diyorum ki, siz sevgili Meclis Üyeleri seçilirken çok emekler sarf ediyorsunuz, bizlerde. O kadar uğraşıyoruz ki seçim sürecinde gerçekten normal hayatta kendi işimizde uğraşmadığımız kadar uğraşıyor, ricada bulunuyor, çok ileri seviyelerde dostlarımıza bu seçime katılmaları için hürmet gösteriyoruz. Aynı özveriyi seçildikten sonra göstermediğimizi düşünüyorum. Bu Meclis sandalyelerinden aynı özveri ile seçim süreci ne kadar bir süreç bir aylık bir süreç, bu süreçte çalıştığımız kadar çalışmadığımız ben de içindeyim sadece sizlere söylemiyorum. Çalışmadığımız kanaatindeyim. Ve diyorum ki, lütfen yine çalışıyoruz, yine inşallah Allahın izni ile seçileceğiz. Seçildikten sonra öyle bir Meclis yapalım ki, öyle bir çalışalım ki oluşacak yeni Yönetimi, gelen yeni Başkanı öyle bir çalıştıralım ki yüzyılımıza yakışır bir Ticaret Odası yapalım hep birlikte, ya da biz gelemezsek de tabii Allah izin verirse geleceğiz. Gelemezsek de yeni Meclis bu konuşmalarımı okusun bunlar üzerinden kurgulasın diyorum.

 

Sayın Meclis, 2 dönem önce seçilip Meclise geldiğimden sonra bu Meclis’te bazı şeylerin sektörüm ve İstanbul için olmasını isteyip bu kürsüden zaman zaman dillendirdim. Neydi bunlar, Anadolu Yakasında toptan sektörü ile ilgili toptan ticaret yapılabilecek bir alan olsun istedim. Yine Anadolu Yakasında bir fuar merkezi olsun istedim. Ticaret Borsasının bir üründen 5 kez değil 1 kez harç almasını istedim. Küçük esnafın olmayacak kredilerle değil yaşam alanının açılarak desteklenmesini istedim. Dünyanın en güzel ve en eski şehri olan İstanbul’a dünyadaki en büyük müzenin yapılmasını istedim ve en çok da hepinizin bildiği gibi Büyük Mağazalar Kanunu çıksın istedim. O kadar çok istedim ki Sayın Başbakanımız dahil tüm Bakanlarımıza ve gerekli mercilere ilettim dilimin döndüğünce. Bu konularda başarım tartışılır çok başarılı olduğum söylenilemez. Bir konu var ki biliyorsunuz bu konuda Sayın Başkanlık Divanı bana ödül verdi kürsüyü çok kullanma ödülü. Yani çok konuşma ödülü. Bu vesile ile Sayın Divana konuşmayı fikir beyan etmeyi teşvik ettiği için ayrıca teşekkür ederim.

 

Sayın Meclis, Meclisin ilk konuşmacısı değil herzaman son konuşmacısı olmaya özen gösterdim. Tutanaklardan konuşmalarımı okuyabilsinler diye. Bugün de bu dönemin son konuşmacısı konuşmasını yapıyor ve son konuşması olarak konuşmalarımı sonlandırırken elbette gelecek Meclisin de son konuşması için bu kürsüyü kullanmak arzusundayım becerebilirsem, Allah izin verirse. Tabii ki her şey ona bağlı diyor tabii ki Oda personelimize Sayın Cengiz Bey huzurunda teşekkür ediyor, önümüzdeki ay görüşebilmek umuduyla tabii ki Allahın izni ile Allahın selamını sunuyor hepinizi Allaha emanet ediyor, hepinizle tanışmaktan büyük keyif aldığımı tekrar tekrar bildiriyor hürmetlerimi sunuyorum efendim, Allaha emanet olunuz.

AHMET ÖZER                    : Sayın Başkanım, Sayın Başkanım, Yönetim, sevgili Yönetim ve çok sevgili Meclis Üyeleri, yaklaşık 10 tane Meclis Üyesi arkadaşım 10 yada 12 Meclis Üyesi arkadaşım buradan çıktı güzel duygularını belirttiler. Hepsinde şikayet vardı. Hepsi bir şeylerden şikayet etti. Hepsi ticaretinden şikayet etti oysa bugün baktığımızda ülkemizin ekonomik durumu süper derecede iyi. Hatta şöyle bir durum oluştu belki takip etmişsinizdir Dolar milyarderi sayımız sanırım 13’den 45’e çıktı. Peki ne yaptık biz petrol mü bulduk? Ne oldu? Ne oldu da 45 tane Dolar milyarderi yaptık biz? Nereden çıktı bu para? Çok mu çalıştılar? Öyle olsaydı benim depodaki adamlar ilk önce Dolar milyarderi olurdu. Böyle olmadı. Bakın şöyle oldu, küçük ve orta ölçekli binlerce tüccarın, sanayicinin, esnafın yapmış olduğu ticarete el koyarak böyle bir zenginlik elde edildi bugün ülkemizde. Peki biz ne yaptık? Efendim dinlemeyecekseniz ben çünkü önemli özellikle Yönetimin dinlemesi çok önemli çünkü Meclis beni her zaman dinlemiştir Allah razı olsun onlardan Yönetim de her zaman dinlemiştir, Sayın Başkanım da her zaman dinlemiştir ama sadece dinlemişlerdir.

 

Şimdi ben istiyorum ki biraz sesimizi duyuralım. Bakın, Mustafa Ağabeyim burada mı gitti mi bilmiyorum ama başına gelene bakar mısınız? Tabii ki Sayın Albayrak sizinki de aynı şekilde. Ama Mustafa Alkan Ağabeyimin başına gelene bakar mısınız yahu? Adam kusura bakmasın benim ağabeyimdir adam diye hitap ettim birisi gelmiş diyor ki, nereye gidersen git yahu. İçler acısı bir durum yahu. Böyle bir şey olabilir mi arkadaşlar? Yıllardır adam emek vermiş, didinmiş, parasını çarçur etmemiş bu memlekete bir şeyler kazandırmaya çalışırken bir tanesi gelmiş elini cebine sokmuş hadi kardeş sen bir git, nereye gidecek ağabey? Nerede ağabey? Gebze’de mi? Nerede ağabey, biz nerede ticaret yapacağız? Kaç Lira biliyor musunuz m2’si İstanbul’da arsaların? Nerede yapacağız? Geçen anlattım ben kamyonlarımız içeri girmesin. Girmesin ağabey tamam İstanbullu ne yapacak?

 

Bakın, şu kapıdan çıkın biraz 15-20 adım ileri gidin şu kapıdan solunuza dönün ve oradaki yazıyı okuyun. …yazısını okuyun. Bugün memleketimizde orta ölçekli sanayiciyi yani insanı yok ederseniz, insanı yok ederseniz 3-5 kişiyle bu işi yapmaya çalışırsanız vallahi de billahi de bu iş olmaz. Olmaz. Biz tabii şimdi susuyoruz muhafazakarız, tabii ki susalım da, konuşmayalım ama ticaretimizin nereye gittiğini ki ben küçücük bir distribütörüm ufak tefek işlerim var ama ben inanıyorum ki üzerimize gelen şey her neyse o hiç hoş değil Sayın Başkanım. Güzel anlatmışsınız ben gelemedim geç kaldım ama takip ettim neler söylediğinizi. 365 tane sivil toplum örgütü, Oda var ne iş yaparlar? Ne iş yaptık? Ne yaptık? Geliyorlar üzerimize üzerimize ekmeğimizi elimizden alıyorlar ne yaptık? Hiçbir şey buyurun misafirperveriz biz Türk milleti buyurun dedik. Teşekkür ederim hürmetler ediyorum efendim.

AHMET ÖZER        : Hepimize hayırlı toplantılar inşallah. Bu uzatmaları oynadığımız bu Meclis’te sevgili Başkanım bana çiçek taktı. Bütün Başkanlar rozet takıyorlar ama bu çiçeğin de herhalde bir anlamı vardır. Günün anlamı gibi onun için ayrıca teşekkür ediyorum. Birisi bana saksı dedi oradan ama büyüğümdür, ağabeyimdir kimdir o ağabey sen Mustafa Ağabey sen demişsindir kesin öyle mi?

AHMET ÖZER        : Sayın Yönetim hürmetler ediyorum size de. Bugüne kadar insanlığın bulduğu ortak yönetim şekli demokrasi. Demokrasilerin çatısını partiler ve siyaset oluşturur. Sivil toplum örgütleri ise bence temelini oluşturur. Bundan dolayıdır ki sivil toplum örgütlerinin güçleri demokrasinin de gücünü gösterir düşüncesindeyim. NACE kodlaması elbette ülkemiz ticaret sınıflandırması açısından çok önemli ve olması gereken bir uygulamadır. Fakat bu uygulama Odamızda bazı sektörlerin temsil edilmesine vesile olmamalıdır. Aksine daha fazla sektör temsil edilip başta da dediğim gibi demokrasinin temeli olan sivil toplum örgütleri daha güçlü olmalı düşüncesindeyim. Konu benim komitemi ilgilendirmese de demokrasi açısından çok önemli olduğunu düşündüğümden dolayı ve İstanbul Ticaret Odasının dünyanın en büyük Odalarından biri olduğunu bildiğimden dolayı sayısal açıdan böyle bir gerekliliğin olduğuna inanıyorum ve ben sadece ben değil bu Meclisteki herkes bu karışıklığın neden olduğunu bilememekte diye düşünüyorum. Çünkü birçok kişi ile bu konuyu konuştum hiç kimse bu karışıklığın sebebini söyleyemedi. Ben inanıyorum ki İstanbul Ticaret Odası Yönetimi ve Divanı, Meclisi bu konuyu çözecektir. Ve buna da muktedirdir diyor ve kendi işimle ilgili de birkaç şey söylüyorum.

 

Şimdi dedim ki, bizim Odamız dünyanın en büyük Odalarından bir tanesi. Şöyle bir şey yaşıyoruz biz şu zaman diliminde. Bizim araçlarımız ticaret ülkelerin en önemli şeylerinden birisi günümüzde. Çünkü ticareti kuvvetli olmayan ülkelerin bugün ne durumda olduğunu görüyoruz. Ve bütün toplumlar, bütün güçleri ile ülkelerindeki ticareti geliştirmeye yönelik şeyler yapıyorlar. Birçok şey teşvik de bulunuyorlar. Biz ne yapıyoruz? Biz İstanbul’da araçlarımızı sokaklara çıkartmıyoruz. Sabahleyin bir belediye diyor ki, 6 ile 9 arası 4 ile 10 arası araç giremez. Aracımız oraya gittiği zaman orada bir tane tabela duruyor. Hangi saatler kalmış. 10 ile 4 arası, 10’la 4 arası buraya araç giremez. Biz nasıl ticaret yapacağız? Nasıl ticaret yapacağız?

 

Ayrıca neler oluyor, birkaç şey söyleyeceğim. Ayrıca neler oluyor, bizim çalışanlarımız bütün her şeyi ile adamı tatmin etsek her şeyiyle ama parasını, pulunu, her şeyini versek, imzasını alsak, kağıdını yaptırsak, şunu yaptırsak, bunu yaptırsak dilekçeyi mahkemeye verdiği anda ben suçluyum. Sebebi nedir? Çünkü tüccarım, çünkü tacirim. Çünkü istihdam sağlayan bir adamım. Belki de küçük esnaf olduğum için, küçük tüccar olduğum için böyledir. Onu bilmiyorum ama ben ve benim etrafımdaki birçok tacir bunu yaşıyor.

 

Ayrıca, sosyal güvenlik vergileri öyle hale geldi ki hakikaten maaşları geçer duruma geldi. %100 problemlerle uğraşıyoruz. İddia ediyorum ki çok kısa bir süre sonra İstanbul’da belki yine taşrada, başka şehirlerde olabilecektir. Bu alışveriş merkezlerinin baskısıyla da, kapital baskısıyla da, büyük kapital baskılarıyla da sanıyorum ki küçük esnaf, küçük tacir kalmayacak. Belki de TOBB bunun için yaptı. Dedi ki, yani İstanbul’da bu kadar tüccar kalmayacağı için sınırlandıralım komiteleri belki de bunun için yapmıştır. Ama biz çalışmaya devam edeceğiz. Biz gücümüzün yettiği sürece, biz nefes alabildiğimiz sürece ben diyeyim, ben nefes alabildiğim sürece ticaret yapmaya ve evladımı da tacir olarak yetiştirmeye özen göstereceğim. Ne kadar olabilir bilemiyorum. Beni dinlediniz teşekkür ederim. Hürmetler ediyorum efendim.